17 Ocak 2010 Pazar

ben yazana kadar kızım büyüyor

herşey olur, herşey büyür
herşey geçer, hayat kalır

elbette öyle değil ama sanki yazmadığım herşey uçacak gibi bir telaşa kapılıyorum, şu ana kadar yaşadıklarımızı toplarlamak, sonra da güncel durumu yazmak istiyorum

hamilelik...

çok güzeldi
evet 14. haftaya kadar gün boyunca midem bulandı, halsizdim, 32. haftadan sonra acaip bir ağırlık geldi, hareketlerim, yürüyüşüm yavaşladı, reflü gündüzleri rahat ettirmedi, geceleri uyutmadı, 28. hafta gibi bir bebeğimiz büyümüyor mu telaşına kapıldık, detaylı ultrasonlara girildi, huzursuz günler, geceler oldu ama çok güzeldi... bundan sonra bir kez daha yaşayabilir miyim bu süreci bilmiyorum. Ama bir kez de olsa yaşadım ya mutluyum.

şu hamileliğin saltanatı denen 2.trimester tam fıstıktı. havalar güzel, rahatsızlığım yok, neşem çoktu. Sık sık bu şekilde birkaç yıl hamile kalabilirim diyordum :)

doktorumun söylediği "hamilelik bir hastalık değildir" cümlesi beni çok rahatlattı, sanki kafamdaki soruların cevabı bu cümledeydi. kendimi çok az sınırladım. seyahatlarımı çok sınırlamadım, uçağa da bindim, Ağustos sıcağında Akdenize tatile de gittim, doğumun olacağı güne kadar araba da kullandım. yazılacak pek çok şey daha vardır elbet ama şimdilik bu hatırlatma babında olsun...

doğum...

herkesin hikayesi özel,
9 ay boyunca içimde bir canlıyı büyütmek büyülü bir şeydi ve finali de bu işin büyüsüne yakışır olmalıydı. bebeğim çok büyük değildi, sağlık problemim yoktu. hamilelik boyunca yoğun olarak da son haftalarımda her gün 3km yürüyordum. doğumum normal olmalıydı. ben normal doğurmayacaksam kim doğuracaktı :) o kadar sık gerekli miydi hala emin değilim ama doktorum istiyorsa vardır bir hikmeti diyerek son haftalarda 2 günde bir nst'ye bağlanıyordum. doktorum güzel Ela'yı olabildiğince çok karnımda tutmak için uğraşıyordu. ben de ne kadar geç gelirse o kadar iyi olur diyordum. En son 08.Aralık'ta gittiğimde doktor eğer bebek hareketleri yavaşsa o gün doğumun olabileceğini söyledi. karar nst sonucuna göre verilecekti. annem izmit'teydi. Apar topar doğuma girmeyi, araya sıkıştırılmayı, annemin orada olmamasını hiç istemiyordum. Allahtan işler yolunda gitti, nst'de Ela hiç olmadığı kadar hareketliydi doğum o gün olmayacaktı. bekleyişimiz artık bitiyordu. Ela bebek geliyordu.

O akşam annemler geldi. Ben öğleden sonra eksiklerimi tamamladım. Kızım için kuaföre gittim, süslendim :) Ertesi sabah hastane odamıza yerleştik. yine nst...meğer sancılarım başlamış ama ilginç bir şekilde hissetmiyordum. sancı ritminin düzenlenmesi için saat 10:00'da suni sancı verilmeye başlandı. Hastane odası çok konforluydu. Ailem-güzel kardeşim dışında-yanımdaydı. gün çok güzel başlamıştı, inşallah öyle bitecekti. sancılar geliyordu ama ben çok az hissediyordum.bu şekilde saatler geçti. doktorum 2 saatte bir gelip açıklığı kontrol ediyordu. işte burada bir sorun vardı. açıklık 2 cmden ileri gitmiyordu. malesef olmuyordu. saat 18:00 gibi son kontrol yapıldı. olmamıştı. rahim açıklığı istenen seviyeye gelmemişti. doktor kordonla ilgili bir sorun var kesinlikle dedi. ya koluna ya bacağına dolandı. açınca göreceğiz dedi. işte o dakikadan sonra tüm hazırlıklar sezeryana dönüverdi. bu durum benim için biraz moral bozucu oldu. o dakika herşey kontrolümden çıktı. etrafımda bir dolu insan, kan alanlar, kağıt imzalatanlar, ojelerimi silenler :)...beni ameliyata hazırladılar. ben heyecanlanınca, gerilince hiç konuşmam. yine öyle oldum sanıyordum ama baya konuşmuşum. iş çıkışı sağolsunlar pek çok arkadaşım hastaneye gelmişti. mükücüm yine kamerasıyla işbaşındaydı ve kamera kayıtları pek de suskun olmadığımı gösteriyor.

ameliyathane...
hayatında ilk kez hastaneye yatmış biri olarak ameliyathaneye de ilk girişimdi doğal olarak. soğuktu. beni uğurlayanlar geride kalmıştı, ameliyathanede mavi giymiş pek çok insanın koşturmacası, bende bir tuhaf yalnızlık hali. doktorum cemile hanım'ı görünce biraz rahatladım. "hey ben buradayım" demek istedim. ortamı kontrol edemiyordum ama kendimi kontrol etmem sorun olmadı :) anestezi uzm. gerginliğimi anlayıp benimle konuşmaya çalıştı, bonemi düzeltti. gariptir onun bu hareketi beni biraz daha rahatlattı. Ameliyat sonrası o doktoru bulup bu hareketin bendeki etkisini anlatmak istedim ama hala yapmış değilim. ve sonra mehmet geldi...işte o gelince yalnızlığım uçup gitti. yanımdaydı, elleri yüzümde, artık bana ve bebeğimize birşey olamazdı... sonra bir de zehra vardı tabi. ne güzel resimler çekti.
ve sonra karnıma bir şeyler sürmeye başladılar bir an endişelendim. bunu hissettiğime göre yoksa epidural işe yaramamış mıydı? hemen uyardım doktorumu, meğerse dokunduklarını hissedecekmişim ama sıcak mı soğuk mu anlamayacakmışım ve de dolayısıyla acıyı.sonrası çok hızlıydı. 5 dk geçmeden "işte kuzu burada" dedi doktorum. bizim bızdığın yaygarası çınladı ameliyathanede. herşey yolundaydı. çok çok güzeldi. ela artık bizimleydi...

12 Ocak 2010 Salı

başlarken

kızımla hayat değişiyor,
hamilelikte, böyle olacağını tahmin ediyordum, hazırlıklıydım,
yani hazırlıklı olduğumu sanıyormuşum...

erkeklerin askerlik anıları, kadınların da hamilelik hikayeleri ne kadar anlatsan tükenmiyormuş. hamilelikten sonra da çocuk hikayeleri elbette. işte bunları anlatırken herkesin kendine özel çokça cümlesi oluyor. Taze bir anneyim ya, benim de şimdiden bir sürü hikayem var anlatacak. Bana özel, kızıma özel. hamilelikte Ela'ya yazılar yazıyordum, küçük bir günlük oluşturmuştum. doğduktan sonra da devam etmek niyetindeydim. Sonra çok kıymetli Zeynep'in blog'unu keşfettim. http://30dansonra.blogspot.com/ Güzel arkadaşım. Bana "biliyor musun benim blog'um var" diyecek değildi ya, tabi ki onun yazılarını benim keşfetmem gerekecekti. Yaşananlar uçmasın diye kızıma kalsın istediklerimi buraya yazacağım. Sonra tabi kendim de okuyacağım, eskileri okudukça heyecanlanacağım-niyeyse öyle olur bana-hayat değişiyor ya, ben de günden güne değişiyor muyum, değişecek miyim merak ediyorum...