28 Eylül 2010 Salı

Ela tatilde

yaz bitti, artık sonbahar geldi
bu yaz ilk yaz, ilk haziran, ilk temmuz derken, ilk tatili yaşadık. anneanne ve dedenin Ela için sora soruştura buldukları bir yazlık ev haberi, sonrasında hızla organize edilen bir Didim seyahati ve İzmir'den sonra ilk uzun yolculuğumuz. Gece yolculuk ettik, babaya zor oldu ama tahminimizden kolay bir yolculuk oldu. Ela çok rahat olmasa da uzunca bir süre uyudu.

Babamız bir hevesle havuz almıştı Ela'ya. Önce onunla ısınmaya başladık suya, yaza. Doğduğundan beri sudan hep keyif alan kızım bizi şaşırtmadı. Havuzda müthiş eğlendik.


















Isınma turlarından sonra ve işte ilk deniz...Acaba simitten çıkarsak kızımı yüzmez miydi? Yüzmek mi, bence bıraksak uçabilirdi....




















Sanki her yaz denize gelirmiş, çok da severmiş gibiydi. Simite rahat bir koltuğa kurulurcasına ellerini iki yana koyup oturduğu anları daha güzel fotoğraflayabilmeyi isterdim. Denize ilk soktuğumuzda müthiş bir ayak çırpma hareketi vardı. Çok kuvvetli ve durmaksızın. İşte o yüzden belki de simit olmasa uçabilirdi :) sonra kızım ayaklarını çırpmasa da suyun üzerinde kaldığını farketti ve güzelce kuruldu simitine. Allah bozmasın kuzumun keyfini...

uykularımız bozuktu. sıcaktan, yatak ve mekan değişikliğinden ve bir çok şeyden dolayı doğru dürüst gündüz uykusu uyumadık. ne yapsın güzel kızım, biz ne kadar zorlanıyoruz mekan değişikliklerinde, onun minicik bedeni ancak o kadar baş edebildi. önceleri keyifli keyifli dedenin kucağında gezip, etraftakilerle sohbet ederken bir de baktık ki kızım kendini uykunun kollarına bırakıvermiş..

















Biz bu sene (sanki önceki senelerde bunun farkındaymışım gibi:) hiç yumuşak kayısı bulamamıştık. hep küçük küçük ve sertti buradakiler. Ama Didim Migros'ta tam Ela'nın ağzına layık süper kayısılar bulduk. Ve tabi kızım da affetmedi...

Tez telaşımla ilgili birşeyler yazmıştım, bir de resim koymuştum kızımla benim resmimi. her ne hikmetse resim ters kaydediliyor. (yaklaşık bir kaç hafta sonra tekrar denedim, şimdi oldu) bir de deniz fotoğrafımız vardı aynı nedenle koyamadığım. 10 kere denedim herhalde. uğraşmaya gücüm kalmadı. yarın çok koşturmacalı bir gün, pazar günü kuzuyu bırakıp 3 günlük viyana seyahati var. kafok ama kafamda on bin düşünce, yoruldum, nasıl olduysa uykum yok ama yatmalıyım artık. eloşun tatil günlüğüne başka bir akşam devam edeceğim artık.


Bir dolu kitabı Didim'e taşıdık. Hesapta Eloş'la ilgilenecek nasılsa çok kişi vardı, anne tezini rahatlıkla yazmaya devam edebilirdi. Olmadı, anne tezine sadece yarım sayfa kadar ilave yapabildi. Eve döndükten yaklaşık bir ay sonra tez bitebildi. Şimdi bir jüri savunması kaldı, sonrasında Eloş'un annesi YL mezunu olacak.

20 Eylül 2010 Pazartesi

uyku halleri

temmuzun başıymış. insan ne çabuk unutuyor. şimdi daha iyi anladım resimler, videolar ne kadar gerekli, ihmal etmemek lazım.
güzel kızım büyürken her yeni gün ayrı bir yenilik getiriyor, öyle olunca bir önceki gün, bir önceki hafta, hatta şimdi olduğu gibi önceki aylar unutuluyormuş.
evet temmuzun başıydı. Demetler bizdeydi, balkonda oturuyorduk. Ben de sık sık gidip uyuyan Ela'yı kontrol ediyordum. Bu kontrollerimin birinde o an için çok ilginç olan bir şey oldu. Kızım yatağında bir tarafına dönüvermişti. Bana ne kadar muazzam gelmişti bu hareket. Heyecanlanmıştım.
sonra o hareketler sürekli devam etti. Ela'nın uyku halleri çeşitlendi.


artık Ela'yı yatırdığım şekilde bulamayacağımı biliyorum. Her yeniliğine alıştığımız gibi buna da alıştık zamanla. İlk kez güzel Özden'den duymuştum "bizim uykularımız senin olsun" dileğini. Zamanla daha iyi anladım ne demek olduğunu. Evet, güzel kız senin olsun uykularımız, senin, Arda'nın, Sedef'in, Dila'nın, Nisan'ın, Efe'nin, Kayra'nın, Nil'in, Irmak'ın, Deniz'in, Nevhan'ın, Ece'nin ve adını bilmediğimiz tüm kuzuların...