22 Haziran 2012 Cuma

"suya koyar mısın?"

bugün hiç hesapta yokken bir konsere gittim. Aşık oldum. Ben Şevval Sam'a aşık oldum. Varlığından güç aldım. Yaydığı enerjiden heyecanlandım. Konserlerde hep sahnedeki o çok özel insana bu kadar yakın olmak ama yine de hiç bir 1-1 bağ kuramamak  bana hep tuhaf hissettirir. Bugün Açıkhava Tiyatrosunda 3000'den fazla insan vardı. Ve Şevval Sam neredeyse herkesin gözünün içine bakabildi. El sallayan kim varsa, hepsine içtenlikle karşılık verdi.  İlk kez seyirciyle bu kadar 1-1 iletişim kuran bir tarz gördüm. Etkilendim. Meğer o kalabalıkta görülmek ne güzelmiş. "Ben hepinizi tek tek görüyorum" dedi, doğruydu. İçtenliğini ve doğallığını hissetmek müthişti. Ve o kalabalığın içinde görüldüğünü bilmek...

Sonra bir an geldi, seyircilerden biri sahneye kırmızı bir gül attı. Gül yere düştü. Şevval Sam salınarak gitti, gülü yerden aldı. Şarkıya devam etti, gülü kokladı. Görevliye işaret etti. Gülü verdi, şarkının içinde hızlıca "suya koyar mısın?" deyiverdi ve şarkıya devam etti. Benim için o an durdu. "Suya koyar mısın?" sorusu, bu basit soru içimi nasıl kabarttı anlatamam. Onca şarkıdan, melodiden çok bu basit soru beni duygulandırdı. 3000 kişinin önünde sahne performansı yaparken, koparılmış bir gülün bir kaç saat fazla yaşamasını önemsemesi, bunu dünyanın en doğal işi gibi yapması, ne bileyim beni çok etkiledi. Tuhaf bir yalnızlık hissettim o an. Bunca hoyratlığın, zalimliğin, öfkenin içinde daha çok Şevval Sam'a ihtiyacımız var. Türkiye'de, Dünya'da. Çünkü daha çok sevgiye, birbirimizi sevmeye ihtiyacımız var. Koparılan bir gülü bu kadar sevebilse herkes, yanındakine daha bir sıkı sarılmaz mı?


Bir de o çok sevdiğim Gül Güzeli meğerse O'nun şarkısıymış, ne güzel...
"...Uğruna döktüğüm gözyaşlarım için
Yağmurdan özür dilerim dilerim
Kuruttuğum kızıl gülleri alıp
Senin için senden geçerim geçerim..."




Son olarak Ayşem'e teşekkür etmem gerek. Kararlılıkla beni bu konsere getirdiği, zenginleştirdiği için... Felekten çaldığımız günler çok çok olsun :)