20 Şubat 2014 Perşembe

Yine aynı soru "bebeğim nasıl uyusa?"

İşte dönüp dolaştım, yine aynı soruda takıldım! "Alya nasıl uyuyacak?" Oysa ne emindim kendimden. Öyle ya birçok metot denemiş, sonunda bir yol tutturmuş, bundan da son derece memnun olmuş biriydim. Baya tecrübeliydim kendimce. Sorulduğunda eşe, dosta akıl vermişliğim de olmuştur haddim olmayarak. Fakat Alya tarafından ters köşeye yatırıldım. Kafamdaki koca soru şu: "Nasıl olur da bir çocuk memede uyumaz?" Nasıl olur ya bu inanamıyorum hala. Bu arada tabi Alya kendi etrafında dönmeye başladı başlayalı "valla harika, bırakıyorum, yatağında uyuyor" rüyası sona erdi. Ela'yı memede uyutmayı uzun süre reddedip, sonunda başka çarem kalmadığından 2 yıl o şekilde uyuttuğumdan bende oluşan düşünce şuydu: Her bebek zaten rahatça memede uyur, ama anneler bunu tercih etmeyebilir şeklindeydi. Alya doğmadan, onun bakımına yönelik kafamdaki en net şey onu nasıl uyutacağımdı. Tabi ki memede. Çocuğun adı bile belli değildi doğduğunda ama memede  uyuyacağı belliydi :)

Ve birkaç aydır gerçeği öğrendim. Meğer her çocuk memede uyumuyormuş. Valla şaşkınım. Soru çalışmadığım yerden çıktı. Şu anda ağır işçi gibi kucağımızda sallıyoruz kuzuyu. Ama tabi arkadaş ağırlaşıyor, bizdeki kol kası da belli yere kadar idare eder durumu. Memede uyumak da öğretilmiyor ki kardeşim! Şu an izlediğim yol uykusunun iyice gelmesini beklemek, sonra da emzirmek. Ela'da ilk başta itinayla kaçındığım ama sonra çok rahat ettiğim bu yolu Alya'ya öğretmeye çalışacağım kırk yıl düşünsem aklımda gelmezdi. Bakalım bu maceranın sonu ne olacak?


8 aylık Alya hakkını isteyince...

Valla ne yalan söyleyelim işler karıştı biraz. Alya kuzu 8 aylık olana kadar hissetmemiştik bunu. Beklemesi gerekirse çünkü -nasıl beceriyordu bilmiyorum ama- beklerdi. Fakat en son geçtiğimiz haftasonu "artık bu kadar yeter!" dedi ve hakkı olan anne kucağını ısrarla istedi. Öyle olunca bizde dengeler şaştı. Çünkü önceden Ela "Anneeeee, gelir misin, vırtımı giydirir misin, zırtımı kaşır mısın, şunu bardağa koyar mısın, bunu pişirir misin?" dediğinde Alya'yı ana kucağına ya da yere koyar, eline bir oyuncak verir, işimi hallederdim. Ama artık öyle bir dünya yok. Çünkü Alya tercihlerinde, isteklerinde net ve ısrarlı. O an annenin kucağında olmak istiyorsa, bunu o an istiyor ve başka bir kucak değil anneninkini istiyor. Eğer istediği olmazsa da dünya başına yıkılıyor. Bu elbette olması gerektiği gibi. Şaşkınlığım bizi daha önce alıştırdığı rahatlık yüzünden. Hal böyle olunca geçtiğimiz Pazar işler biraz kilit oldu. Anne bir tarafa, baba bir tarafa koşturup durduk. Akşam 9 gibi gün kızlar için bittiğinde, bizim üzerimizden de tır geçmiş gibiydi. Sonraki haftasonu Allah'tan halimize acıyan annem ve babam sürpriz yaptılar da insanlıktan çıkmadan bir haftasonu geçirdik.

Kuzunun hakkını istemesi elbette hayata katılmasının işareti. Çok da seviniyorum bir taraftan. Ne istediğini anlatabilen, tercihlerinde ısrarlı biri oluyor. Kısaca ailede biri daha olduğu artık daha net hissediliyor. Artık etkisiz eleman değil, hayatın içinde bir insan yavrusu. Bununla birlikte Ela da çok şükür sakinledi sayılır. Bu cümleyi ne zaman kursam etrafımdan mutlaka bir karşı argüman duyuyorum. Onlar da haklı olabilir. Ama başlangıç noktamızı düşündüğümde şu anda ulaştığımız durum muhteşem. Artık bir kardeşe sahip olmak normalleşti. O'nun bakıma ihtiyacı olduğunu kabul ediyor, gerekli durumlarda annenin ya da babanın varlığından feragat edebiliyor (tabi kuralları ve sabır sınırları var; misal uyku saatinde anneden vazgeçmek mümkün değil hala-bu noktada zaman geçip Alya da tercihini benden yana kullanırsa ne halt edeceğimi bilemiyorum:)), kardeşini seviyor, fiziksel zarar riski en aza indi gibi gibi. Bunun yanında sahalarımızda görmek istemediğimiz hareketler olmuyor mu? Beni çaresiz bırakıp gibi deli dana gibi bağırtmıyor mu? Evet, yapıyor ama çok seyrek. Bu hareketleri de gördüğüm kadarıyla en başta ilgi çekmek için , sonra da canı sıkıldığı için yapıyor. Bunun yanında Alya bir abla delisi; abla evdeyse mutlaka onun yanında olmak istiyor, O'nu görünce sevinç çığlıklarının, kahkahaların ardı arkası kesilmiyor. Ela da bu ayrıcalıklı muamelenin fazlasıyla farkında ve gayet memnun. Zamanla herşey daha keyifli olacak, çok umutluyum. Sonuçta kendi küçük, baş etmeye çalıştığı duygu çok büyük, aldığı yol ise bence çok.

Güzel günler göreceğiz, güneşli günler....