1 Haziran 2016 Çarşamba

Rüyalarımın gül kokusu

2015te 3 yazı yazabilmişim
2016 skorum ise bu yazıyla 1 olacak...Bu durum beni üzüyor, çünkü kayda geçirmediğim her an sanki uçuyor gibi. Oysa öyle çok anım var ki, uçmasın kalsın istediğim...

Bloğun adını doğru koymuşum, onunla başlamak iyi olur belki. Hayat normal akış içinde zaten değişiyor, hayat, yaşantımız, biz, ben değişiyoruz. Bir de hayatın normal akışını değiştiren şeyler oluyor, büyük şeyler, beklenmedik sürprizler

31.Aralık.2015 öğlene doğru hayatımın asla hayal edemeyeceğim şekilde değiştiğini öğrendim. Hamileydim. Korku, heyecan, endişe ilk duygular gerçekten karmaşıktı. Gerçek miydi? Değil miydi? Rüya mıydı? Ben, evet bunu dilemiştim biliyorum, karnımdaki o meleğin hayalin kurmuştum ama bu gerçek olabilir miydi? Ben hayalini kurmaya bile cesaret edemeyip vazgeçirmişken kendimi, o kuzu benim çağrı mı duyup gelmiş olabilir miydi?

Evet, olabilirdi, bu gerçekti...

Geçtiğimiz yıl Ekim ayıydı. Blogcuanne'nin üçüncüyü beklediğini öğrenmemle kabarıverdi içimdeki istek. Kendimi çok kez hayalini kurarken yakaladım o anın. Bebek doğduğunda, henüz ameliyathanede bebeği üzerime koydukları, yanağını yanağıma değdirdiği o anın. O sıcacık yanaklar, o büyük şükür hissi, huzur, öyle derin yaşadım ki o hasreti o dönem. Keşke dedim içten içe o sıcacık yanakları hissetsem yine, keşke...Kendimi çok kişiyle "ya bir düşünsene, neden olmasın üçüncü?" sohbetini yaparken; gözlerim dolu dolu o yanakları, o sıcaklığı ne çok özlediğimi anlatırken buldum.

Sonra elbette ki evdeki diğer sıcak yanakları hatırlattı dostlar, haklı olarak, ve hayatımın aslında ne zor olduğunu. Ve haklıydılar. "Sen bir bebek görmeye git, sonra isteğin geçer" dediler. Anneme anlatırken şaka yollu "aman Aknur" dedi her seferinde "çok üzülürüm bak senin için, zaten çok zor hayatın". O'nu üzmemek için herhalde hamile olduğumu en zor ona söyleyebildim sonrasında.

Ve sonra ben hayalimi -açıkçası bu isteğimi ciddiye alıp hayal bile demezdim herhalde o zaman sorsalar- bıraktım gitti. Kendiliğinden oldu. Hayatım gerçekten zordu, tüm gün stresi, temposu yoğun şekilde çalışıyordum, Evde zaten yetemediğim iki harika kuzum vardı. Ve çok şükür ki onlar vardı. Üçüncü çocuk bu temponun içinde elbette çok saçmaydı. Bu yaz itibariyle Alya 3 yaşında olacaktı. Artık istediğimiz gibi gezmeye, tozmaya başlayabilirdik. Her sene bir yurtdışı tatili yapabilirdik, yazın daha uzun tatiller planlayabilirdik.

Sonra yeni yıl kararları verdim kendi hayatım için. Kendi hayatıma odaklanma vakti gelmişti. Yavaşlayacaktım, kendim için dileğim "salına salına yürümekti". Dileğimin bu şekilde gerçekleştiğini düşündükçe gülümsüyorum. Tekrar spora başlama planı yaptım, piyanoyu boşlamıştım, hayatıma yeniden alacaktım bıraktığım şeyleri. 15 günde bir akşam dışarı çıkacaktım arkadaşlarımla. Canlı dinlemek istediğim müzisyenler, gidip görmek istediğim yerler vardı. Bu sene güzel bir sene olacaktı. Ben böyle düşünedurayım bir yerlerden çağrımı duyan ve beni annesi olarak seçen bir küçük ruh bir kaç ay içinde içime yerleşiverdi. Ve herşey değişti...

6 aydır birlikteyiz. Güzel kuzum; büyüyüp bu satırları okuduğunda - Allahım inşallah kısmet eder o günleri görmeyi - zannetme ki iyi etmedin gelmekle. Sen bizi seçtin ya aile olarak, çok mutluyuz biz. Hoş geldin, sefa geldin. Sen öncelikle hayatı kontrolü altında yaşamaya çalışan, hayatı akışına bırakmayı çok isteyip bir türlü beceremeyen anneye harika bir sürpriz olarak geldin. Çağrımı iyi ki duydun güzel kızım. Seninle ilk kavuşma anımızı yaşamak için sabırsızlanıyorum. Hayatımın zor olduğundan dem vuruyor herkes, haksız da değiller. Bence de zor. Ama seninle tamamlanıyoruz biz kuzum. Ben bu hayatta en çok ama en çok anne olmayı sevdim. O yüzden sen bana harika bir hediyesin. Seninle herşey çok daha güzel, çok daha kıvamında olacak. Zorluklar hiç dert değil, sen yeter ki sağlıkla gel.

Üç harika kız annesi olacağım, hala inanmakta zorlanıyorum. Öyle zamanlarda karnımı okşuyorum, er ya da geç işaret veriyorsun "buradayım" diyorsun, "iyi ki oradasın kuzum, iyi ki geldin"